.JPG)
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi seminerleri kapsamında düzenlenen “Yenilikçi Problem Çözme Yöntemleri konulu toplantı İzmir Ekonomi Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü, Öğretim Görevlisi Taylan Özgür Demirkaya’nın katılımları ile gerçekleşti.
Karşılaşılan bir problemi doğru tanımlayabilme ve çözüm adımlarını tasarlamaya yardımcı olacak düşünce sistematiği hakkında bilgiler veren Demirkaya, Üretim, planlama, satın alma, insan kaynakları, pazarlama ve bunun gibi pek çok farklı departmanın iş süreçlerinde uygulayabilecekleri ve inovasyon süreçlerinde pratiğe dökebilecekleri yöntemlerden örnekler ile bahsetti.
Bugün Türkiye’nin en kritik probleminin sorun ile problem arasındaki farkın bilinmemesi olduğunu vurgulayan Demirkaya; “Problem çözme denildi mi bizlerin aklına hep acı veya sorunlar geliyor. Problemi tanımlamak yerine sonucu söyleyip mutsuzluğu dile getiriyoruz. Şirket bazında örnek vermek gerekirse; ‘müşterilerimiz azaldı, çalışanlarımızın motivasyonu düşük, ürün pazarda tutmuyor, verimsiz çalışıyoruz, bu takım bu projeye uyum sağlayamadı, nakit akışımız bozuk…’ işte bunların hepsi bir problem ancak yapılan mutsuzluk dile getirmedir. Sabit zihin değil, açık zihin yapısı burada önemli rol oynuyor. Bize verilen labirentin dışına çıkmadığımız için aynı alanda bir kısır döngüye giriyoruz. Problemlere karşı yaklaşımı geniş açıda düzgün yapamıyoruz. Dolayısıyla da doğru çözüme odaklanamıyoruz” gözleminde bulundu.
Yapılmaması gereken; duygusal ifadelerle problemleri tanımlama, çoklu tanımlama, genel tanımlama ve somut tanımlama olmak üzere 4 temel kural olduğunun altını çizen Demirkaya, süreç boyunca unsurları somutlaştırarak bir probleme yaklaşılmasının o süreçte ilerleme kaydedeceğini belirtti. Problemin nasıl çözüldüğünden ziyade bakış açısının önemini vurgulayan Demirkaya; “Günlük rutin yaptığınız işleri bir kâğıda yazıp iki günlüğüne de olsa o rutinlerinizi değiştirebildiğinizde başka bakış açılarına sahip olursunuz. Bu bizi sabit zihin yapısından çıkarmış olur. Benim uyguladığım 5+1 dediğim bir model var. Bu uygulamayı aşama aşama bir kâğıda yazıp o şekilde ilerliyorum. Yazarak ilerlerseniz oradaki ilk kelime, yazı ya da sayfa sizi harekete geçirecektir.
Bu modeldeki ilk adım; bir şeyi çözmek için sorumluluk almaktır. Bir süreci ele alıyorsanız önce ‘burada benim ve sevdiklerim için ne var?’ diye düşünmeniz gerekir. İkinci aşama harekete geçmek. Harekete geçtin ve başarısız oldun. Burada üçüncü aşama düşüş devreye giriyor. Bizim kültürümüzde başarısızlık kendimize yani kişiliğimize yansıtılır. Eğer başarısızlıktan kaçamıyorsak başarısızlığa bakış açımızı değiştirmemiz gerekir. Burada esas olay bizde değil, neyi yanlış yaptığımızda, onu sorgulamak lazım. Dördüncü aşama öğrenme aşaması; ‘Neyi öğrendik? Nerede yanlış yaptık?’ Beşinci aşama ise geliştirme yani ne kadar yol aldığımızdır. Ve tüm bu aşamaları yerine getirirken de zihin yapısı basit model ile düşünmek gerekir. Yani özetlemek gerekirse hedef kitle kim, kök problemlerin belirlenmesi ve siz onlara ne sunuyorsunuz… Bu üç temel unsuru yaparsanız sorunu çözüm ile doğrulamış olursunuz” dedi.