İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
Adres: M. Kemal Atatürk Bulvarı No : 42 35620 Çiğli / İZMİR

Telefon::(232) 376 71 76
Faks::(232) 376 71 00

Harita

Güven Güveni Çeker

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi tarafından düzenlenen İAOSB Seminerleri kapsamında, İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı iş birliği ile düzenlenen “Örgütsel Güven” konulu toplantı, Atatürk Toplantı Salonu’nda gerçekleşti.
 
İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Burcu Güneri Çangarlı, katılımcılara kişilerarası ve örgütsel güven hakkında detaylı bilgiler aktardı.  
 
‘Kime, neye, neden güveniriz? Yaradılışımız gereği duyduğumuz güven kültürel mi yoksa evrensel mi? Güvenilir kurumlar, neden güveniyoruz? Güven arttırıcı pratikler, örgüte güvendiğimizde neler olur?’ sorularını örnek olay ve etkinliklerle açıklayan Prof. Dr. Burcu Güneri Çangarlı etik ve adaletli olmanın güven konusunda önemli bir paya sahip olduğunu belirtirken, söylemler ile davranışların tutarlı olmasının da güven arttırıcı olduğunu vurguladı.
 
Çangarlı; “Güven öğrenilebilir, geliştirilebilir bir beceri olmakla beraber aynı zamanda bir kültürün pratik parçasıdır. Türkiye’de güven konusunda belirli aralıklarla yapılan anketlerde, maalesef Türkiye bilinen en düşük güvenli toplumlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun sebebi, birçok etmenin bu anketlere vereceğimiz cevapları etkilemesidir. Ebeveynlerimizin bizi büyütürken sahip oldukları bakış açıları, onlarla küçük yaşta kurduğumuz güven ilişkisinin sağlamlığı, kendimize duyduğumuz özgüven ve tabi ki toplumda edindiğimiz pratikler, yaşanılan deneyim ve ilkler olumlu etkilerdir. İlişkilerinize güvenerek başladığınız noktada işlerin çok daha kolay ve doyurucu ilerlediğini görebilirsiniz. Çünkü güven güveni, güvensizlik de güvensizliği çeker” dedi. 
 
Sosyal güvenin cinsiyete, yaşanılan bölge ve kültüre göre daha çok, eğitim seviyesine göre ise daha az değiştiğini vurgulayan Çangarlı; “Cinsiyete baktığımızda kadınların erkeklere, bölgeye göre baktığımızda da pratik kent yaşamındakilerin kırsal yaşamdakilere göre daha zor güvenebildiğini görüyoruz. Çünkü kırsal yaşamdaki kişilerin hayatlarına giren yabancı miktarı sayısı kentlerdekine göre çok daha az. Kırsal yaşamda bir şekilde bir yerlerden tanıdık çıkabiliyor. Gelir seviyesi yüksek olanların güveni çok daha yüksek, çünkü istedikleri şeylere ve yerlere ulaşmaları daha kolay. Ancak Türk toplumunda güven seviyelerine baktığımızda, eğitimin istatistiksel anlamında farklılık yaratmadığı görülüyor. İlkokul mezunu ile üniversite mezunu arasında açık ara fark olması gerekirken, fazla bir fark olmadığını biliyoruz. Halbuki eğitim dediğimiz sadece öğretim değil, bir takım sosyal pratikleri geliştirmemize yarayan bir olgu olmalı” ifadesinde bulundu.
 
Güven tanımının kendi içerisinde risk taşıdığını belirten Çangarlı; “Biriyle bir ilişkiye başladığınızda; bu yönetici-çalışan ilişkisi, romantik bir birliktelik veya dostluk ilişkisi olabilir, bir şekilde risk alıyorsunuz demektir. Kendinizle ilgili zayıf alanlarınızı, mahrem bilgilerinizi paylaşmak, kendi özelinizi açmak ve birtakım beklentileri o kişiye yüklemek aslında risk aldığınızı gösterir. Riskin teorisine hâkim olmak kolay olsa da uygulamak bir o kadar zordur. Ama yine de kendimize çeki düzen verme pratikliğini kazandırır. Departmanlarınızdaki kişilere güvenebilirsiniz fakat hepsine aynı şekilde güvenemezsiniz. Bu da bize güvenin içerisinde derecelerin ve yerlerin olduğunu gösterir. Kelimeler iletişimde yüzde 10 etkilidir. Sizin bir şey demenize gerek kalmadan insanlar hareketleri ile size mesajlar gönderirler. Güven problemini daha çok tanımadığımız yabancılar ile iş yaparken yaşar ve hukuk sistemlerinden yardım alırız. Bunun sebebi de hayal kırıklığı riskini hukuki yollarla korumaya almaya çalışmamızdır. Biz insanlar genelde dürüst ve açık olan kişilere güveniriz. Ancak burada atladığımız nokta; karşıdaki insan dürüst ancak işinde yetkin olmayabilir, dolayısıyla orada da bir güven problemi yaşanacaktır. Tutarlılık bu konuda çok önemlidir. Yetkin olan insanlarda bu durum psikolojik olarak mevcut. Tüm bunlara baktığımızda duygu boyutunu geri planda bırakmamamız gerektiğini görebiliriz. Düşüncelerimiz arka planda yapacaklarımızı etkileyebilir” şeklinde konuştu.
 
Son olarak örgütsel güvene değinen Çangarlı sözlerini şöyle sürdürdü; “Örgüt dediğimiz şey kâr amacı gütsün ya da gütmesin toplumların içinde doğuyor ve toplumun kültürüne göre şekilleniyor. Bütün bu geçmişte yapılan pratiklerin toplamı, insanların çalıştıkları kuruma güvenmelerini ya da güven duymadan biraz daha mecburiyetten çalışmalarına yol açıyor. Bir çalışan ister istemez beraberinde çalıştığı insanları gözlemler ve onlar hakkında bilgi sahibi olur. Dolayısıyla bazı kıyaslamalara girer. Yöneticinin çalışanlara doğru ve yeterli bilgiyi sağlamak gibi rolleri ve sorumlulukları vardır. İkinci kısım ise etkileşim adına olan ilişkilerdir. İnsan ilişkilerinde ve sosyalleşmede bir adalet olması gerekir. Güç istismarı, kabalık yapmama, gülümseme, selamlaşma, asansörde karşılaştığımızda ufak bir sohbet yapmaktan kaçmamak gibi bazı teorik, uyulması gereken kurallar var. Eğer yönetim sorumluluğunuz varsa lütfen unutmayın; iyi, etik ve adil olmanız yetmez, güvenmeniz gerekir, işte o zaman yönetim sorumluluğunuz tamamlanır.”
 
Seminerin ardından İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Korgen de İzmir Ticaret Odası (İTO) Eğitim ve Sağlık Vakfı hakkında katılımcılara bilgi verdi.
 

Diğerleri

İAOSB Yerleşim PlanıİAOSB MedyaİAOSB Haber DergisiİAOSB Tanıtım FilmiİAOSB Dosya İndir