Başarısını ilmek ilmek dokuyan öyle bir başarı hikayesindeyiz ki bu ay; okuyunca sizler de ‘nereden nereye’ diyeceksiniz… Ürettiği üzüm ve incir pekmezlerini İç Anadolu’ya giderek satıp, dönüşte Anadolu’dan aldığı un ve tuzun ticaretini yapan, otobüs işleten, hac seferi düzenleyen, gıda ihracatı yapan ve en sonunda tüm bunlardan bağımsız olarak ‘debriyaj’ üreten, bugün ise Türkiye’nin ilk yerli ‘turbo’sunu imal etmeye hazırlanan Hasan Dönmez’in konuğuyuz bu sayımızda.
1936 yılında Denizli’de dünyaya gelen Dönmez, daha 7 yaşındayken babası ile birlikte ‘kalburaltı’ olarak tabir ettikleri ‘yarık incirlerden’ ve üzümlerden pekmez yaparak Anadolu’ya satmaya başlar. 1950’lere geldiklerinde pekmezlerini satmaya götürmek için bir araba satın alırlar. Dönüş yolunda Konya’dan satın aldıkları unu ve tuzu, Uşak’tan aldıkları şekeri Denizli’de satarlar. Gidiş yolunda satış-alış, dönüşte alış-satış yapar henüz 13’lük delikanlı olan Dönmez…
15-20 yıl boyunca bu sistemle çalışmayı sürdüren Hasan Dönmez, pekmez satıcılığının ardından Bekilli-Denizli arasında otobüs çalıştırmaya başlar. Dönmez, öyle akıllıca kampanyalar düzenler, tatlı dili ile öyle güzel ilişkiler kurar ki kısa süre sonra tüm rakip firmaların önüne geçer. Otobüs işi o kadar tutar ki 90 kilometrelik mesafe ile başladıkları taşıma işi, Denizli-İstanbul arası yolculuğuna uzanır. Yaptıkları ile yetinmeyen Dönmez, başarının hep bir basamak üstünü hedefler ve mevcut düzeni devam ederken üstüne bir de Suudi Arabistan’a hacı adaylarının taşınması işini ekler. 7-8 kafilenin taşınmasına bizzat eşlik eden Dönmez, ‘ilk mesleği’ olan ticareti daha da geliştirmeye karar verir. Önce hurma ithal eder, sonra kına. Kendi deyimiyle ‘iyi para kazandığı’ bu iki işin ardından Singapur’dan özel karabiber ithal ederek satmaya başlar. İşlerinin ticaret ayağı başarı ile ilerlerken, sıra hali hazırda devam eden taşımacılık işinde yeni bir adım atmaya gelir. Gelin hikayenin devamını ve bugünlere gelmelerini sağlayan ‘parlak atılımını’ Dönmez’in kendisinden dinleyelim:
“Otobüs işimiz ticaret hayatımızla birlikte devam ederken, ‘şimdi ne yapabiliriz?’ dedik ve yedek parça olarak debriyaj baskı disklerini ithal etmeye karar verdik. O zamanlar ithalat serbest değildi. Fiyat tescili almamız gerekiyordu İstanbul’daki bir bürodan. Döviz sıkıntısı yaşandığı için fiyatları inceliyorlardı fazla döviz gitmesin diye. Oradan onay aldıktan sonra birkaç ay bekledik. Derken sonunda ürünleri ithal ettik. 1980’li yıllara geldiğimizde rahmetli ağabeyimle birlikte ‘sanayiye adım atalım’ dedik. ‘Nasıl olacak, ne yaparız, nerede oluruz’ derken Kısıkköy’deki mevcut 350 metrekarelik yerimizin yanında bir 350 metrekarelik daha yer alarak toplam 700 metrelik alan içerisinde ‘Dönmez Debriyaj’ firmasını kurarak, debriyaj üretimine başladık. İtalya’dan bugün hala çalışan bir pres makinesi aldık. Derken işlerimiz büyüdü ve mevcut yerimiz bize dar gelmeye başladı. 1994 yılında İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yerimize geldik. 10 bin metrekare alan üzerine kurulu olan üretim tesisimizde çalışmalarımızı sürdürdük.”
Bugün toplam üretimlerinin yüzde 50’sini yurtdışına, yüzde 50’sini iç pazara satan Dönmez, 5 kişi ile başladıkları debriyaj üretimine bugün 250 kişi ile devam ettiklerini söyleyerek gururla ekliyor,“Başarılı ekibimizle her geçen sene kalitemize kalite, başarımıza başarı kattık ve bugün Çin’e bile ihracat yapan bir firma haline geldik.”
Her 7 çalışandan 1’i Ar-Ge’de
Çalışanlarının yüzde 35’ini beyaz, yüzde 65’ini ise mavi yakalı çalışanların oluşturduğu Dönmez Debriyaj’ın başarılarına ilişkin hikayemiz asıl şimdi başlıyor. Aldığımız ilk şaşırtıcı bilgi ile firmanın başarısının asla tesadüfe bağlı olmadığını anlıyoruz: ‘Her 7 elemandan 1 tanesi Ar-Ge bölümünde çalışıyor!’
Dönmez sözlerini sürdürüyor:
“İşe başladığımızdan bu yana Ar-Ge ve inovasyonsuz bir ilerlemenin mümkün olmayacağını anlayarak kadromuzu bu doğrultuda oluşturmaya özen gösterdik. Birbirinden farklı projelerimiz değişik kurumlar tarafından belirli desteklere layık görüldü. Türkiye’de yapılmayan bir şeyi yapabileceğini ispat edersen; bu alana yönelik çalıştırdığın teknik personelin masrafları ile dışarıdan aldığın hizmetlerin bedelinin yüzde 50’sini devlet karşılıyor. Biz de bu desteklerden yararlandık ve bugünlere geldik.
Alanımızla ilgili her şeyi kendi bünyemizde üretiyoruz. Fason üretim yapmıyoruz. Kendi satış ağımız var, yurtdışında bayilerimiz var. Entegre bir tesisiz. Ürünlerimizi bayilerimiz aracılığıyla yine kendimiz satıyoruz. Ürünlerimizi genelde ‘after market’pazarlarına veriyoruz. Yani satış sonrası değişen parçalarda bizim ürünlerimiz kullanılıyor. ‘Sıfır Hata’ olması gereken ürünleri imal ederek, Ford, Mercedes gibi markalara satış yapıyoruz.”
Turbo üretiminde Türk Malı damgası
Kemalpaşa Bağyurdu OSB’de 20 bin metrekare alan üzerine kurdukları 14 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikada 5 yıldır üzerinde çalıştıkları projeyi hayata geçireceklerinin müjdesini veren Dönmez, imza atmaya hazırlandıkları Türkiye’nin gurur duyacağı yeni projelerine ilişkin şu bilgileri veriyor:
“Ticari vasıtaların yüzde 90’ında devir gücünü yükseltmek için kullanılan ‘turbo’ diye bir cihaz var. ‘Neden Turbo üretimini biz yapmayalım’ diyerek başladığımız yolda emin adımlarla ilerliyoruz. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki mevcut tesisimizde bazı parçaları kendimiz üreterek turbo montajı yapıyoruz. Türkiye’de turbonun montajı yapılıyor ancak üretimi henüz yok. Dönmez markası altında satışa sunacağımız turboların kalite kontrollerini kendimiz yaparak 1-2 sene içerisinde seri imalatına başlayacağız.”